“Size üç yıldır sorduğumuz basit bir soruyu yanıtlayamamanız bizi şaşırttı: Aşırı zenginliği ne zaman vergilendireceksiniz?”
Bu soru, Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu kapsamında hayata geçirilen “Daha fazla ödemekten gurur duyun” adlı online kampanyanın katılımcılarına ait. Aktivistler, forum sırasında dünya çapındaki süper zenginler için daha yüksek vergi talebini içeren açık mektubu organizatörlere teslim etti.
Kampanyaya katılanlar ise aslında dünyanın sayılı zenginleri arasında yer alıyor. Farklı ülkelerden 260 milyarder ve milyoner, küresel sosyal eşitsizliğin artmaya devam ettiği gerçeğini protesto etmek için güç birliği yapıyor. Taleplerinin radikal değil “normale dönüş” olduğunu vurgulayan “zengin” aktivistler, “Böylece aşırı ve üretken olmayan zenginlik, demokratik geleceğimiz için bir yatırıma dönüştürülebilir” tezini savunuyor.
Bu kampanyayı imzalayanlar arasında Valerie Rockefeller, Abigail Disney ve Alman kimya şirketi BASF’yi kuran ailenin varisi Avusturyalı Marlene Engelhorn var. Hepsi de milyonlarca dolarlık servetlerinin büyük bölümüne hiç çalışmadan, miras yoluyla sahip oldu. Bunun da haksızlık olduğunu düşünüyorlar.
Avusturya’da veraset vergisi olmamasını eleştiren Engelhorn, servetinin 25 milyon euroluk bölümünü topluma “yeniden dağıtılması” yönündeki girişimiyle gündeme gelen bir isim. Bu paranın “kamu yararına” nasıl kullanılacağına karar vermek üzere bir “yurttaş konseyi” oluşturuluyor. Engelhorn, bu konseyin kararlarına hiçbir şekilde müdahil olmayacağını duyurdu.
Zenginler daha da zenginleşiyor
Zengin ve yoksul arasındaki uçurum, dünya çapında giderek artıyor. 2022 Dünya Eşitsizlik Raporu verilerine göre, 1990’ların ortalarından bu yana biriken tüm özel servetin üçte birinden fazlası, halihazırda insanlığın en zengin yüzde birine mensup olanlara gitti. Buna karşılık dünya nüfusunun yarısının, yani en yoksul dört milyar insanın payına, bu paranın yalnızca yüzde ikisi düştü. Covid salgınının 2020 yılından sonra milyarderlerin sahip olduğu küresel servetin payı daha da arttı.
Uluslararası alanda büyük servetlerden daha fazla vergi alınması için daha önce de bazı girişimlerde bulunuldu. Bunun son örneklerinden biri, ABD’li Senatör Elizabeth Warren’in 2019’daki Başkanlık seçim kampanyasında 50 milyon dolar ve üzeri varlıklar için bir servet vergisi getirilmesi yönündeki önerisiydi.
Yüksek vergiler için yüksek engeller
Ancak bu önerilerin hayata geçirilmesi o kadar da kolay değil. Berlin’deki Alman Ekonomi Araştırmaları Enstitüsü’nde (DIW) vergi uzmanı olan Stefan Bach, “Davos’taki açık mektubu imzalayanlar, çoğunlukla iş dünyasında aktif olarak sorumluluk üstlenmeyen ve kendilerinin kazanmadığı büyük servetten rahatsızlık duyan mirasçılar. Bu nedenle kampanyaları, münferit bir çıkış olmanın ötesine geçemez” diyor.
Süper zenginlerin büyük çoğunluğu ise bu tarz kampanyalar karşısında sessiz kalıyor. Hatta lobicilik faaliyetleri sayesinde genellikle üst düzey siyasi bağlantıları olan müteşebbislerin çoğu, bu tür planlara karşı direniyor.
Bach, “Büyük servetlerin çoğu, şirket yatırımlarının bir parçası” diyor ve ekliyor:
“Girişimciler için düşük vergiler, onları yatırım yapmaya ve istihdam oluşturmaya teşvik etmelidir. Daha yüksek vergiler, bu yatırımları ve istihdamı tehlikeye atabilir.”
Ulusal girişimlerin şansı yok mu?
Büyük servetlerin vergilendirilmesi söz konusu olduğunda, bir ülkenin tek başına hareket etmesinin pek mantıklı olmadığını belirten Bach, “Büyük küresel şirketler ve süper zenginler, uluslararası vergi hukukunun şekillendirilmesinde aktif rol oynuyor. Milyarderler, üretim tesislerini ve ikametlerini nispeten daha az vergi ödenen yabancı ülkelere taşıyarak büyük avantajlar elde ediyor. Hal böyle olunca da vergi yükü, Almanya’da faaliyet gösteren kahraman küçük ve orta ölçekli işletmelerin sırtına biniyor. Bu durumda ortada hiçbir kazanım kalmıyor.”
Büyük şirketlerin vergi kaçırmasını engellemeye yönelik 2021 yılında bazı başarılı adımlar atıldı. Küresel ekonomik çıktının yüzde 90’ını oluşturan 130’dan fazla ülke, şirketler için asgari yüzde 15’lik bir vergi oranı üzerinde anlaştı. Bu şekilde büyük uluslararası şirketlerin, daha düşük vergi oranlarına sahip ülkelere gitmelerinin önüne geçilmek isteniyor. Geçen yıl da bazı Avrupalı parlamenterler, yüksek özel varlıklara yönelik küresel bir asgari vergi için benzer bir öneride bulunmuştu.
Ancak Stefan Bach, bunun yakın gelecekte gerçekleşeceğine pek ihtimal vermiyor. Ona göre, bunun en önemli nedenlerinden biri, Avrupa’da sağ partilerin önlenemez yükselişi:
“Artık neredeyse hiçbir ülkede sol partiler iktidarda değil. Vergi politikası söz konusu olduğunda, muhafazakâr veya liberal partilerin desteğini de almak zorundasınız. Ancak bu partiler, doğaları gereği iş dünyasının dostu olma eğiliminde. Almanya’da vergi konusunda, öngörülebilir gelecekte hiçbir değişiklik olmayacaktır. Uluslararası alanda bu tür düzenlemeleri koordine etmek ise çok daha zor.”