Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr – Karen Cook 49 yaşında, İngiltere’nin Merseyside bölgesinde eşi ve iki çocuğu ile birlikte yaşıyor. Uzun yıllar özel bir uçak firmasında hosteslik yapan genç kadın bir sabah uyandı ve hayatı bir daha hiçbir zaman eskisi gibi olmadı. Çok sevdiği çocuklarının kahkahalarına bile dayanamayacak hale gelen Karen dışardaki sesleri geçirmeyen bir kulaklıkla yaşamına devam ediyor. İşte doktorların ‘hiperakuzi’ teşhisi koyduğu genç kadının yaşadıkları ve ardındaki gerçek.
YAPRAKLARIN HIŞIRTISI BİLE RAHATSIZ EDİYOR
Karen Cook birkaç yıl öncesine kadar kabin memuru olarak çalışıyordu. Uzun uçuşların ardından kulaklarında basınç hissediyor, başı ağrıyordu. Ancak kısa sürede geçtiğinden o an için endişe edecek bir durum yok gibi düşünüyordu. Fakat zamanla başındaki ağrı ve kulaklarındaki basınca bir de kulak çınlaması eklendi. Doktora gitt,i işitme testi yaptırdı ancak herhangi bir sorun görülemedi. Kısa bir süre içinde yaşadığı bu durum daha da şiddetlenince işten ayrılmak zorunda kaldı. Aylar bu şekilde birbirini kovaladı. Ara ara gelen kulak çınlaması yerini gürültüsü bir sese bırakıyordu. Zamanla yaprakların hışırtısı bile beyninde büyük yankılar yaratmaya başladı. Ne kadar doktora gittiyse herhangi bir sorun olmadığını söylediler. Migren ağrısına benzer ancak ondan çok daha şiddetli bir ağrıyla günlerini geçiren genç kadına nihayet 2022 yılında teşhis konuldu.
Yapılan tetkikler sonucunda doktorlar çocukluk çağındaki bir kulak enfeksiyonundan kaynaklanıp yer etmiş olabileceğini düşündükleri ‘hiperakuzi’ teşhisini koydu. Doktorlar beyninin zamanla buna alışacağını ve durumun geçeceğini söyledi. Ancak işler daha da ciddileşti. Karen bütüncül tedavilerden kulaktan dolma tavsiyelere kadar çözüm olabileceğine inandığı her şeyi denedi. Ancak ne yazık ki durumu daha da kötüleşti. Artık çocuklarının kahkahası bile ona fazla gelmeye ve ağrılar yaşamasına sebep olmaya başladı. Hal böyle olunca Karen kulaklık takmaya karar verdi. En ufacık sese bile karşı duyarlı olan Karen çocuklarının, eşinin sesini duyamıyor onlarla ya fısıltılı bir şekilde konuşuyor ya da yazarak anlaşıyor.
‘EVİM BİR HAPİSHANE, SES BENİ ESİR ETTİ’
Dışarı çıkmayı bırakan ve kendini tamamen eve kapatan genç kadın verdiği bir röportajda, “Eğer iyileşmeyi başaramazsam, herkesin bilmesini isterim ki elimden gelen her şeyi denedim. Umarım birileri bunu okur ve ailemle birlikte normal hayatıma dönmeme yardımcı olur” ifadelerini kullandı.
“Çocuklarımın kahkahası kadar güzel bir şey benim için işkence gibi. Sanki biri kulaklarıma yanan lav dökmüş gibi; başım yanıyor, başımın her yerinde, özellikle gözlerimin arkasında bir ağrı var. Migren ağrısına benziyor. Başınızdaki baskıyı azaltmak için başınızı ikiye ayırmak istiyorsunuz. Anne olmayı özlüyorum, okuldan geldiklerinde çıkan gürültüyü özlüyorum. Evim bir hapishane. Ses beni esir tutuyor.”
Yaşadığı bu hastalıktan kurtulmayı ve çocuklarının seslerini yeniden duymadığı istediğini söyleyen Karen, “Ayrıca benim gibi acı çeken insanların, her şeyin kafanızda olduğunu düşünen tıp uzmanları veya aile üyeleri tarafından kandırılmamasını istiyorum. Bize olabilecek en kötü şeyin işitme kaybı veya sağırlık olacağı inancı aşılanıyor. Oysa kulak çınlaması ve hiperakuzi çok daha kötü bence” açıklamasında bulundu. 49 yaşındaki Karen Cook iyileşeceğine dair inancını hala kaybetmedi içinde bir yerlerden bir gün yeniden eskisi gibi olacağına inanıyor. Karen Cook’un yaşadıklarından yola çıkarak biz de hiperakuziyi daha yakından tanımak için uzmanına sorduk. Kulak Burun Boğaz Uzmanı Prof. Dr. Tolga Kandoğan bakın neler söyledi.
Hiperakuzi normal işitmeye sahip olan kişileri rahatsız etmeyen seslerden rahatsız olma, çevresel seslere karşı olağan dışı hassasiyet gösterme, sese aşırı duyarlı olma, günlük seslere karşı tahammülsüzlük gibi tanımlanabilir. Hiperakuzi, ses yüksekliği algısında bir bozukluktur.
‘BAZI SESLER ONLAR İÇİN ACI VERİCİ’
Hiperakuzinin en ayırt edici belirtisinin normal ortamınızdaki günlük seslere karşı toleransın azalması ve duyarlılığın artması olduğunu söyleyen Prof. Dr. Tolga Kandoğan,“Hastalıktan muzdarip insanlar genellikle ses seviyesinin çok yüksek olduğu bir dünyada yaşamaktan şikayet ederler. Bu nedenle yaşam kaliteleri etkilenir. Gürültüyü kontrol edemedikleri halka açık durumlarda kulak tıkacı veya kulaklık takmaya başlayabilirler. Hiperakuzili insanlar için, çoğu insanın zorlukla fark ettiği günlük, normal sesler aniden rahatsız edici ve acı verici hale gelir. Genellikle en rahatsız edici sesler, alarmlar, otobüs frenleri, gümüş eşyaların ve bulaşıkların çınlaması, çocukların çığlıkları ve alkışları gibi ani, tiz seslerdir. Rahatsızlığı olan kişiler gürültüye karşı çok hassas oldukları için fonofobi olarak bilinen bir gürültü korkusu geliştirebilirler. Sonuç olarak, bu onların kulaklarını zararlı seslere maruz bırakma korkusuyla sosyal ve kamusal durumlardan kaçınmalarına neden olabilir” açıklamasında bulundu.
Peki, hiperakuzinin tedavisi mümkün mü? Kandoğan, “Hiperakuzi, tek başına bir hastalık olmayıp, farklı tiplerde ve farklı nedenlerden kaynaklı olduğu için hastanın seslere verdiği tepkilere göre odyolojik danışmanlık, müzik terapisi, sürekli düşük seviyeli geniş bant gürültü, kısmi maskeleme gibi yöntemlerden birisiyletakip ve tedavi edilebilir. Bilişsel davranışçı terapi, hiperakuzi rehabilitasyonunda uygulanan en etkili yöntemlerden biridir. Terapinin hedefi, rahatsız edici ses yüksekliği seviyesini artırmaktır. Yapılan çalışmalar, rahatsız edici ses yüksekliği seviyesi artırılarak normal seviyeye geldiğinde, hiperakuzinin şiddetinde azalma olduğunu göstermektedir” dedi.
Gelelim hiperakuziyi tetikleyen durumların ya da diğer hastalıkların olup olmadığına. Hiperakuzisi olan bireylerin çoğunda neden belli değildir. Hiperakuzi yüksek sese maruz kalma, kafa travması, stres ve bazı ilaçlar ile ilişkili olabilir. Yapılan bir çalışmada en yaygın faktörlerin yeni başlayan tinnitus (kulak çınlaması), stres, akut/kronik sese maruziyet, sese karşı uzun süredir devam eden memnuniyetsizlik olduğu tespit edildi. Pek çok çalışmada hastaların yüzde 69’unda işitsel olmayan tetikleyici faktörlerin varlığı dikkat çekiyor. Duygusal olarak tükenmiş kadınlarda akut stres yüküne bağlı olarak, rahatsız edici ses seviyesi eşiklerinde düşüş olduğunu belirten Prof. Dr. Tolga Kandoğan, “Özellikle yaşlılarda adaptasyon ve iyileşme özelliği yavaşladığı için bir ölüm, büyük bir keder veya travmatik olay, hiperakuzi ve/veya mizofoniyi tetikleyebilir” diye konuştu.
ÇINLAMANIN SEBEBİ TÜMÖR OLABİLİR
Hiperkuziyi tetikleyen ses türlerine de değinen Prof. Dr. Kandoğan şunları ekledi: “Hiperakuzik bir birey davranışsal boyutta, ortalama bir dinleyicide benzer reaksiyonlara neden olmayan düşük, orta veya yüksek bir sese maruz kaldığında, rahatsızlık duyduğunu belirtmektedir. Kişinin gösterdiği reaksiyonun derecesi, sesin fiziksel özellikleri ile yakından ilişkilidir. Gösterilen reaksiyonun, sesin anlamı veya nasıl bir ortamda oluştuğu ile ilgisi yoktur. Hiperakuzik olan bireylerde bu reaksiyonları ortaya çıkaran sadece yüksek şiddetli sesler (uçak gürültüsü, gürültülü aletler) değildir. Aynı zamanda orta şiddetli sesler (elektrikli tıraş makinesi, ofisteki sıradan sesler) ve hatta bazı bireylerde düşük şiddetli sesler (solunum sesi veya çiğneme sesi) bile bu reaksiyonları tetikleyebilmektedir.”
“Hiperakuzi ruhsal açıdan da pek çok sıkıntıya yol açabiliyor olan birinin ses seviyesi yüksek olmasa bile, sese karşı toleransı azalır, sese karşı hoşgörüsüzlük, rahatsızlık hissi süreklidir. Kulaklarını kaparlar veya gürültüden uzaklaşmaya çalışırlar. Sesten korkarlar ve gürültülü ortamdan kaçınırlar. Kendilerini kızgın, gergin, sıkıntılı veya endişeli hissederler. Bazı kişiler için çok acı verici olabilir. Okul ve iş hayatlarından kendilerini yalıtmaya kaçmaya çalışırlar. Dikkat, odaklanma ve yoğunlaşma gerektiren işlerden kaçınırlar. Kendilerini kendi sosyal hayatlarından ve sosyal hayattan yalıtırlar. Bu durum çok zor olabileceğinden dolayı acı çekebilir. Bazen de durumları çıkmaza girdiğinde ailelerinden çocuklarından uzaklaşırlar, kendilerini izole ederler.”
Prof. Dr. Tolga Kandoğan, hiperakuzinin erken dönem yapılan işitme testiyle öğrenilebildiğini de iletti. Kulak çınlamasının tehlike arz edebileceği durumların da olabileceğini belirtti. Kandoğan, “Eğer kulak çınlaması bir anda ortaya çıktıysa, hızlı ilerliyorsa kulak çınlamasıyla birlikte gelişen baş dönmesi, işitme kaybı, baş ağrısı ve denge kaybı gibi sorunlar varsa tehlikeli boyutlarda olabilir. Beyin sapında 8. sinire vestibülokohlear sinir (denge ve işitme siniri) denir ve bölgenin sinir kılıfında tümörler meydana gelebilir. Beyinde gelişen bazı tümörler erken dönemde kendini kulak çınlamasıyla belli edebiliyor. Beyin tek taraflı kulak çınlaması olan kişilerde işitme kaybı da görülüyorsa tümoral lezyonlar açısından değerlendirilmesi ve tetkik edilmesi özellikle gerekli” bilgisini vererek sözlerini noktaladı.